8 Mart 2012

depresyon!

ciddiye alınacak onca şey duruken bir köşede, o köşede kalmaları için her daim sonsuz bir mücadelem olmuştur.

üşengeç, tembel ve sorumsuz biri olsam da asla aptal değilim. yani yapılacak şeyleri görüp bilirim,  hatta göremeyip bilemediğim durumlarda da farkedebilmek adına elimden geleni asla ardıma koymam. ardından başlasın huzursuzluk, gelsin uykusuz geceler. 
o uyuyamadığım gecelerde de yine sorunları çözmek için değil, yeni sorunlar eklemek için sorunlarıma çabalar dururum. bir süre sonra yemek yerken, giyinirken, gülerken, evi temizlerken başka hiç bir şey düşünemez olurum. 
kaçınılmaz son: 

ve tanrı depresyonu yarattı!  

filmlerde ki kadınlar gibi depresyon geçirebilmeyi isterdim(depresyondan neden bir krizmiş gibi bahsettiğim konusu ise muamma). 
makyajsız bembeyaz bir suret, geceleri elde kırmızı şarap, 'her şey yolunda sadece sesini duymak istedim' diye aranılan, kızının bir sorunu olduğunu düşünüp içten içe üzülüp üzerine gitmeyen ebeveyn.
her şey ne kadar kuul değil mi?

oysa benim depresyon sürecim hiç böyle geçmiyor. makyajsız gezmeye kalktığımda gecenin verdiği uykusuzlukla gözlerim balık gibi şişiyor, şarap içmeyi zaten sevmem ki bira, rakı gibi içkilerle de o havaya ulaşılamıyor. ebevyn arama kısmına gelindiğinde ise sesime yansıyan her olumsuz harf için bir kere 'vallaha yok bir şeyim' demek zorunda kalacağımdan zaten baştan olmuyor. 

işte sırf bu sebeplerden ötürü depresyona girmekten çekiniyorum. ve sırf bu sebepten ötürü bilinçli biri gibi davranıyorum. herkesin hayata tutunuş sebebi kadar gayeli, anlamlı, göz yaşartan olmayabilir sebebim. ama bu da benim sorunum galiba..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder